a)Okuma
b) Yol göstericiliği
c) İyi ile kötüyü ayırt etme, yani “Furkan”
a) Okuma: Cebrail (as) her yıl Ramazan’da gelirdi. Resul-i Ekrem ile Kur’an’ı baştan sona kadar karşılıklı mukabele dediğimiz şekliyle okurlardı. Biz bunu yani Kur’an tilavetini, Cebrail ile peygamberimizin bir araya gelerek okumalarını nasıl anlamalıyız? Cebrail’in durup dururken ve kendi başına gelmediğine inanan her insanın bildiği bir şeydir. Yani bu karşılıklı okumanın Yüce Allah’ın emri olduğunu her Müslüman kabul etmektedir. Dolayısıyla Ramazan’da okunan mukabele hatimlerini ubudiyet inancı içinde değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Resul-i Ekrem, her sene bu okumaya devam eder ve son on günü de itikafa girerdi. Son yılında itikafı 20 gün ve hatmini de iki kere yaptı.
Her Ramazan geldiğinde hatim okumalarının aleyhinde bazı akademisyenlerin bu okumaları din namına tenkitlerine tanık oluyoruz. Böylece bu tenkitlerin şer’i bir mana ifade etmediğini bilmemiz gerekir.
b) Yol göstericiliği: Müslümanların bugün içinde bulundukları istikamet krizinden çıkabilmeleri için Ramazan ayı tam bu işin ilacı. İslam aleminin yaşadıkları krizlerin başında kendi iktisadi ve siyasi güçlerine sahip çıkmada ve bundan istifade etmede ruhlarını kaybetmeleri olduğunu tasavvur ediyorum. Evet, bugün ibadet ve ahlakta, merhamet ve adalette, dürüstlük ve güvende İslam toplumunu toplum yapan birçok özellikte kriz üzerine kriz yaşanmaktadır. Ama bütün bunların iktisadi ve siyasi güçlere sahip çıkmamaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Bunun da en üst noktası, bu iki konuda ruhlarının kaybolmasıdır.
İslam aleminin, yönetim ve temvili gücü düşmanın elinde olduğu müddetçe ümmetin huzurlu bir toplum olarak varlığına devam etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu hülyalara sarılmayı Kur’an, sünnet ve İslam medeniyet geleneği onaylamamaktadır. Akıl ve toplumsal olaylar da bunu kanıtlamaktadır. İslam ve Kur’an namına ümmetin bu haline kızacak, düzenli, disiplinli, teşkilatlanmış bir siyasal ve iktisadi gücün toplumda olmazsa olmaz olduğuna inananların yoğun bir çalışmaya girmeden ümmetin bu halden halas olması mümkün değildir. Düşman çok düzenli olup kendi içinde dayanışma ve yardımlaşmada, üzerimize geliyor. Düşmanımız dünyanın siyasi ve iktisadi gücünü elinde tutarak dünya mazlumlarını sömürmektedir. Dünya mazlumları olan Müslümanlar için bilme manasına gelen “ramda veya ramada” kökünden gelen Ramazan tam bu iş için devadır.
c) Hak ile batılı ayırt ediciliği üzerinden Ramazan-Kur’an ilişkisine gelince ya hatim okunurken o esnada bazı ayetlerin manalarını ya da okunan cüzün içeriğini konuları ele aldığını topluma yansıyacak şekilde okuyuş esnasında veya sonrasında özetleyerek o cüzün içeriği anlatılmalı. En güzel ve kalıcı olan yöntemin bu olduğu kanaatindeyim. Ya da Ramazan’da sünnet olan hatimlerin okunduğu gibi, bir de anlamının okunduğu özel bir vakitte Kur’an okumalarına zaman ayırarak manasını anlamaya çalışmalıyız.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız Ramazan ayının Kur’an ayı olmasını anlamlandırmak istedik.