Bugun...


Ayşeli Polat

facebook-paylas
HANGİ KAVME BENZİYORUZ?
Tarih: 19-12-2025 09:15:00 Güncelleme: 19-12-2025 09:15:00


Aralık ayını hayırlısıyla yarıladık. Yeni bir yıla girmeye çok az kaldı. Bir tarafta; reklamlarda, dizi filmlerde, sinemalarda, rengarenk süslenmiş vitrinler, yılbaşı için alışverişe çıkan insanlar, janjanlı paketleriyle cezbeden hediyeler gündem olurken; diğer tarafta facebook paylaşımlarında, instagram hikâyelerinde, whatsapp durumlarında yılbaşı kutlamanın ne kötü bir fiil olduğunu ispatlamak için hadis-i şerif paylaşma yarışına giren dindar kesim gündemin peşinden sürükleniyor. 

Efendimiz (as) "Hususen Aralık ayı gelince bu hadisi paylaşın! Diğer aylarda zinhar paylaşmayın!" emrini vermişcesine sosyal medyada paylaşılan bir hadis var:

“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o da ondandır”(Ebu Davut, Libas, 4/4031) hadisi şerifi. 

Pekiyi 364 gündür bir defa bile zikri geçmeyen bu hadisi şerif, durup dururken bir anda neden gündeme bomba gibi düştü? Neden elden ele, dilden dile dolaşmaya başladı? Çünkü Aralık ayındayız. Yeni yılın girmesine çok az kaldı.

Gazze'de her gün yaşanan katliama, işkenceden deliren insanlara, organları alınıp teslim edilen rehinelere, canlı canlı yanan çocuklara, açlıktan kum yiyen kadınlara, sel suyuyla dolan çadırlarında soğuktan can veren bebeklere, onca acıya, onca gözyaşına, onca zulme rağmen ısrarla yeni yılı kutlamaya hazırlanan Müslüman (!) çoğunluk, bu hadisi şerif ile ikaz edilip Hristiyanlara benzememesi hususunda uyarılıyor. Gösterilen çaba, hüsnü niyetle çıkılan yol, Hak katında mutlaka karşılık bulacaktır. Buna zerrece şüphem yok. Lakin ben affınıza sığınarak bu mevzuya bir de şöyle bakmanızı istirham ediyorum:

Yukarıda zikrettiğim hadisi şerif, Efendimiz (as) tarafından asırlar öncesinden dile getirilmiş, Muhammet ümmetini, Gayri Müslimlere benzememe hususunda şiddetle ikaz eden dikkat çekici bir hadisi şerif. Sadece bulunduğu zamanda değil, kıyamete kadar yaşanan bütün zamanlarda cari olan, sadece o devrin insanını değil, kıyamete kadar yaşayan bütün insanları irşat eden bir hadisi şerif. Hal böyle iken bu hadisi şerifin sadece yılbaşı haftasında gündeme gelmesine, sakındırılan hususun sadece “yılbaşı gecesinde işlenen günahlar” olmasına hayretler içinde bakakalıyorum. 

Sanki Muhammet ümmeti yılın 364 günü, İslam’ın şahsiyet, karakter ve vakarına yaraşır bir duruş sergilemiş, Gayri Müslimlerin adetlerinden zinhar uzak durmuş da, 31 Aralık gecesi ayakları kayıverecekmiş gibi büyük bir korku ve telaşla yılbaşı kutlamaları tel’in ediliyor. O gece çam ağacı süsleme, hindi kesme, geriye doğru sayma, içki içip eğlenme, Hristiyanlara benzeme olarak değerlendirilip tepki gösteriliyor. Pekiyi yılın 364 günü yaptıklarımız ne olacak?

İslam’ın tesettür emri açık, net, kapı gibi karşımıza dikilirken, burnunu göstermekten utanan ninelerimize inat, yolunmuş tavuğa döndürdüğümüz tesettürümüzle Hristiyanlara daha mı az benziyoruz? Her geçen gün biraz daha kısalan pardösülerimiz artık tedavülden kalktı farkında mısınız? Her geçen gün evrime uğrayan başörtülerimiz modaya kurban edildi. 

Soruyorum size, kış aylarında buz gibi havada bile göbek çukurunu göstermekten zevk alan kızlarımız, avret yerlerini olduğu gibi açığa çıkaran taytları pantolon diye ayağına giyen oğullarımız hangi kavmin çocuklarına benziyor? 

Gözüne kulağına, diline, dudağına piercing takan, Allah tarafından lanetleneceğini bile bile vücudunun her bölgesine dövme yaptıran çocuklarımız hangi kavme benziyor?

Her geçen gün kulaklarındaki küpe sayısını artıran, vücuduna lazer epilasyon yaptıran oğullarımız, evin dört bir yanını kozmetikle dolduran, 90-60-90 vücut ölçülerine ulaşabilmek için midesini küçülten, estetik ameliyat olan kızlarımız, Hristiyanları yılbaşı gecesinden daha mı az taklit ediyor? 

Ya bize ne demeli? “Kokmuştur” diye çevredeki bütün komşulara yemek dağıtan, yediğini söylememek için “Söylemesi ayıptır” diye söze başlayan ninelerimizin eli altında yetişen, lakin yediği her zerreyi kare kare fotolayıp sosyal medyada paylaşmayı maharet sayan, foto çekerken kahveyi soğutan bizler, bu halimizle hangi kavme benziyoruz, çıkarabildiniz mi?

Her doğum gününde, her diş çıkmasında, her çiş öğrenmede, her hamilelikte evi panayır alanına çeviren, yarısı israf olacak pastaları masaya sıralayıp sosyal medyada paylaşarak görgüsüzlüğün dibine vuran bizlerin yaptığı bu davranış hangi kültürün eseri?

Kızımızı evlendirirken hazırladığımız odalar dolusu çeyizle, istedigimiz kilolarca altınla, şeytanların fink attığı dillere destan düğünlerimizle, kız istemeye giderken sokaklara taşan gösterişli ve abartılı organizasyonlarımızla hangi kavmi taklit ediyoruz?

Yerde gördüğü ekmeği 3 defa öperek yüksekçe bir yere koyan, karnı doyduktan sonra önüne dökülen taneleri tek tek sünnetleyen, nimete saygıda level atlayan kadınların çocukları olarak, el değmemiş ekmekleri bayatladı diye çöpe bırakan bizler, hangi kültürü taklit ediyoruz hiç düşündünüz mü?

Dedelerimiz Çanakkale’de paramparça olmuş çarıklarla savaşırken, üzüm hoşafıyla iftar açarken, kombin yapma telaşıyla alışveriş merkezlerinde dolaşmaktan ayakları şişen, en lüks restoranda yemek beğenmeyen bizler, bu halimizle İslam kültürünün neresindeyiz?

Bir kına gecesinde 3 defa kıyafet değiştiren, nedimesiz kına gecesi yapmayan, istediği marka mobilya alınmadı diye nikah günü düğünden dönen bizler hangi kavme benzemek için çırpınıyoruz dersiniz?

“Ben yaşayamadım çocuğum yaşasın” diyerek ayrı odalar, ayrı yataklar, ayrı dolaplar verdiğimiz, en pahalı telefonlar, en pahalı kıyafetlerle şımarttığımız, aile terbiyesinden mahrum bıraktığımız çocuklarımızın ağzından defaatle işittiğimiz “Beni bi sal! Sen anlamazsın! Sen karışma! Sen bi sus!” cümleleri hangi kültürün eseri?

Terlemeden, yorulmadan, çalışmadan zengin olma hayali kuran, bahis sitelerinde fink atan, kafelerde bir kahveye yüzlerce lira vermeyi zenginlik göstergesi sayan gençlerimiz hangi kavme mensup dersiniz? 

“Ben siftah yaptım. Ama komşum yapmadı. İstediklerinin bir kısmını da komşu bakkaldan al” diyerek müşteriyi diğer bakkala yönlendiren babaların çocukları, fiyatlar yükselsin diye stokçuluk yaparken, Hristiyanları yılbaşından daha mı az taklit ediyor?

6 Şubat depreminde yerle bir olan 11 ilin vahim hali günlerce, aylarca gündemimizdeyken, devletin verdiği 10 bin lirayı almak için sağlam evini balyozla zedeleyen adam hangi dinin mensubu? Yardım için gittiği deprem bölgesinde, devletin depremzedelere gönderdiği kadın pedini, çocuk bezini, peçeteyi, ıslak mendili valizine doldurup evine götüren kişi hangi ahlaki erdemi sergiliyor? Yerle bir olmuş evlerdeki kıymetli eşyalar çalınmasın diye her evin başına bir güvenlik görevlisi koyan devlet, yıkılan evleri hangi dine mensup adamlardan koruyor?

Bombayla patlatıp bedenleri havaya saçılan insanları gördüğü halde, yediği dondurmadan, içtiği kahveden, yıkadığı deterjandan vazgeçemeyen, imanın en zayıf tarafı olan boykotu bile beceremeyen insanlar, bu haliyle hangi kültürü destekliyor? 

Derme çatma çadırlarında yağan yağmurla suya gömülen dudakları mosmor çocukları gören, bir bedenin azaları gibi, bir binanın tuğlaları gibi olması gereken milyarlarca müslüman, "Duymuyorum, görmüyorum, bilmiyorum" diyerek sessizliğe gömülürken, lüks evlerinde, şatafatlı mobilyaları, kuş sütü eksik sofralarıyla hangi dinin kardeşliğini ispatlıyor?

İsviçre Medeni kanununa göre evlenen, İtalya ceza yasasını göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri yasasına göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen bir millet hangi kavmin kültürüyle nefes alıp veriyor?

Demem o ki, Hristiyan kültüründe bulunan, İslam şahsiyet ve karakterine aykırı ne varsa, imanı tehlikeye atan hususlardandır. Gayri Müslimlere ve fasıklara benzeme ve onların nefsani hayat tarzlarını taklit etme hastalığı sadece yılbaşına mahsus bir durum değildir. Yılın her günü, her anı, Müslüman kendi kültürünü muhafaza etmekle mükelleftir. Yoksa bu taklit, zamanla alışkanlık ve huy haline gelebilir. Bu da fikri ve ahlaki yozlaşmaya sebep olur. Yozlaşma da çürümeye sebebiyet verir. Bu yüzden her mümin, yılın 365 günü Gayri Müslimleri taklit etmemek ve onlara benzememek için azami gayret sarf etmek zorundadır vesselam.  



Bu yazı 46 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI