Bugun...


Ayşeli Polat

facebook-paylas
EY TOPRAĞIN ALTINDAKİ SAĞLAR! KALKIN GELİN! ZÎRÂ TOPRAĞIN ÜSTÜNDEKİ İNSANLAR ÇOKTAN ÖLDÜLER
Tarih: 10-06-2024 08:45:00 Güncelleme: 10-06-2024 08:48:00


7 Ekim’den beri devam eden İsrail zulmünü unutmamak ve unutturmamak adına her vaazımda mutlaka bir menfez bulup bodoslama dalıyor, Gazze’den ve kahraman Gazzelilerden bahis açarak, hanımları bu konuda uyanık olmaya, boykot hususunda hassas davranmaya, hiç olmazsa kalbi ile buğz eden müminlerden olmaya çağırıyorum. Gene bir vaaz esnasında, atılan bombalar yüzünden başı vücudundan ayrılmış çocuğunu havaya kaldırıp İslam dünyasına sitem eden Gazzeliden bahsederken, cemaatten bir hanım soru sormak için söz istedi. “Buyurun!” deyip söz verdim. Sorduğu soruyla öyle sarsıldım ki, sanki acının dev dalgaları ruhumun kıyılarını tsunami şiddetinde dövdü. Hayreti ve umutsuzluğu yüzünün kıvrımlarından okuduğum hanımefendi “Hocam, biz Müslümanlar olarak sayıca onlardan çok mu azız? O yüzden mi hiç sesimiz çıkmıyor? Her gün televizyonda gördüklerim karşısında kanım donuyor. Bir şeyler yapmak istiyorum. Ama elimden bir şey gelmiyor. “Ben ev hanımı bir kadınım. Tek başına ne yapabilirim ki?” deyip susuyorum. Acaba dünyadaki bütün Müslümanlar bir araya gelse gene bir şey yapamaz mı?” dedi.

“Offff!” dedim sustum. Dilim sustu ama… Sanki bütün bedenim hal lisanıyla “of!” diyordu. Susmuyordu. Bir müddet öylece bekledim. Bütün cemaat ağzımdan çıkacak cevaba odaklanmıştı. Yavaş yavaş anlatmaya başladım.

“Yok be kardeşim! Keşke sayı olarak onlardan az olsaydık. Belki o zaman huzura takdim edeceğimiz bir bahanemiz olurdu. Lakin sayımız onlardan kat be kat fazla. O kadar fazla ki her birimiz bir tükürük atsa İsrail’i tükürük denizinde boğarız. Boğarız boğmasına da biz de tükürük atacak mecal yok.” Dedim.

“Nasıl yani? Hiçbir şey anlamadım. Daha açık konuşur musunuz hocam?” dedi merakla.

“Sana Ebu Davud’da geçen bir Hadisi Şerif ile cevap vereyim. Bu hadise göre Efendimiz (a.s) şöyle buyurmuş: "Yakında milletler, yemek yiyenlerin, (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler."

Sahabeden birisi"Bu, o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak Ya Rasulallah? diye sorunca Efendimiz "Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çör çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak." buyurmuş.

Sahabeden bir adam: "Vehn nedir ya Rasulullah?" diye sorunca: "Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurmuş.

Tam da Allah Resulünün ifade buyurduğu durumdayız. Gönlümüz vehn hastalığıyla dopdolu. Çepeçevre dünya ile kuşatılmışız. Uğrunda uçurtmalar uçuracağımız ideallerimiz, bedeller ödemeye hazır olduğumuz hedeflerimiz yok.

İslami hareketin temel taşlarından biri olan ve 1966 yılında asrın firavunu tarafından idam edilerek şehit edilen Seyyid Kutub’u duymuşsundur illaki. Mahkeme heyeti onu idama mahkûm ettiğinde şöyle diyor Seyyid Kutub: "Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem, ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam, ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun ki 15 sene cihat ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır."

Bununla da bitmiyor. Seyyid Kutup idam sehpasına götürülürken, Ezher müftüsü de yanında geliyor. Ondan, ölmeden önce kelime-i Şehadet getirmesini istiyor. Bunun üzerine Seyyid Kutub diyor ki: “Sen bu komediyi tamamlayan son figür müsün? Sen o dediğin kelime ile ekmek yiyorsun, o kelimeyi söylediğin için Ezher'de sana maaş veriyorlar. Bense O kelime için can veriyorum.”

İmanı görüyor musun? Cesareti görüyor musun? İşte bunun adına özgürlük derler. Zalime teslim olmama, ölümü pahasına direnme, adanmışlık derler. Bizde eksik olan işte tam da bu! Yine Ebu Davud’da geçen bir hadiste Efendimiz “İnsanda bulunan huyların en kötüsü, aşırı cimrilik ve korkaklıktır.” Buyurur. Burada kastedilen korkaklık, cesaret gösterilmesi gereken yerde geri adım atmak, çekilmek demektir. Hukuksuzluk ve haksızlık karşısında tepki vermemek demektir. Mahremine el uzatıldığında ayağa kalkmamak; vatanına, ezanına, bayrağına dil uzatıldığında susmak demektir. Senin de dediğin gibi susuyoruz. Çünkü korkuyoruz. Gönlümüze atılan vehn sebebiyle elimizdeki nimetleri kaybetmekten korkuyoruz.

Söyler misin, modern çağın devasa mabedleri olan alışveriş merkezlerinde mağaza tavafı yapan ümmetin kadınları, her hafta yeni bir kombin oluşturamamaktan korkarken, bombalarla yıkılmış evinin enkazında tek kıyafetle haftalarca yaşayan Gazzeli kadını nasıl anlasın? 4+1 lüks evlerinde keyif sürerken huzurunun kaçmasından, sürekli mobilya değiştirememekten korkarken, başını soktuğu tek çadırı da yanan bir aileyi nasıl anlasın? Canının her istediğini istediği zaman alamamaktan, yiyememekten, aç kalmaktan, marka giyememekten korkarken, günlerce aç susuz kalan, açlıktan ölen çocukları nasıl anlasın? Çıkan her yeni modelle telefon değiştiren, bitmek bilmeyen istekleriyle eşini harama teşvik eden, haram yiyip haram giyen ümmetin kadınları, ölmemek için ot yiyen çocuğun utancını nasıl anlasın? Cüzdanını şişiren kredi kartlarının eksilmesinden, yaşadığı refahın kaybolup gitmesinden korkarken, hayalet şehre dönen Gazze’de nefes almaya çalışan insanları nasıl anlasın? Her yıl kutladığı doğum günlerinin şatafatını, organizasyonlarla kutlanan özel günlerin debdebesini kaybetmekten korkarken, çocuklarının tamamını aynı anda kaybeden annenin acısını nasıl anlasın? Yıllarca emek vererek, eşini, çocuklarını ihmal ederek yaptığı kariyerinin yerle bir olmasından korkarken, çocuğunun etrafa dağılmış parçalarını poşete koyan babayı nasıl anlasın? Her ay düzenli bankadan çektiği maaşı kaybetmekten, mesleğinden olmaktan korkarken, sahip olduğu her şeyi kaybeden, kimsesiz kalan 2 yaşındaki çocuğun ne hissettiğini nasıl anlasın?

Allah aşkına söyler misin, başı örtülü olduğu halde tik tokta akıl almaz rezilliklerle kendini teşhir eden, edepten, hayadan nasibini almamış ümmetin kadınlarından İsrail’e karşı tek yumruk olmasını nasıl beklersin? Burun estetiği yaptırmak için sıraya giren, protez tırnak, kalıcı makyaj, takma kirpik sorularıyla fetva hattını kilitleyen, edepsizlikte erkekleri sollayan ümmetin kadınları, İsrail hapishanelerinde işkence ile tırnakları sökülen küçücük çocukları nasıl anlasın? Evli olduğu halde iş yerinde aşık olduğu başka biriyle dini nikah yaptırıp yıllarca karı-koca hayatı yaşayan, üstelik bunun haram olduğunu bilmeyecek kadar cahil olan, sanal seks ile telefondan zina eden ümmetin kadınları, belki şehit olurum, üzerim açılmasın diye yatarken bile namaz elbisesiyle yatan Gazze’nin kadınlarını nasıl anlasın?

Borsa takip eden, bitcoin yorumlayan, mücahitlikten müteahhitliğe terfi eden ümmetin erkekleri asgari ücret tutarında içtiği sigara keyfini, restoranda yediği kebap keyfini kaybetmekten korkarken, Hz. Ömer misali kükremesini nasıl beklersin? Milletin karısına, kızına DM’den ateş atan, sünnet denilince aklına ikinci hanım gelen, nefes alan her dişiye yürüyen, kadının avret mahallini küfrüne virdi zeban eden, güç, kuvvet denilince aklına sadece cinsellik gelen ümmetin erkekleri nasıl ayağa kalksın? Kaşlarını alan, küpe takan, tayt giyen, trip atan, her gün sevgili değiştiren, fantezi peşinde koşan, kavvamlığın ne manaya geldiğini bilmeyen, Kudüs’ün yerini haritada gösteremeyen ümmetin erkekleri Mescidi Aksa’yı nasıl özgürleştirsin? Okuduğu hatimden hasıl olan sevabı dağıtırken cömert, yaptığı ticaretten hasıl olan kârı dağıtırken cimri olan, haramın her türünü irtikap eden, ahlaksızlıkta level atlamış, kardeş olmayı Kabil olmak olarak anlamış ümmetin erkekleri kafirin başına nasıl bomba olup patlasın? Porno belasına düçar olmuş, aklı uçkurunda, faiz necasetiyle kirlenmiş, rüşvet vererek torpil yaptıran, haksız makamlarda keyif sürüp haramla çocuklarının kursağını kirletmiş ümmetin erkekleri dik duracak mecali nereden bulsun?

Hatırlarsan vehn hadisinde Allah Resulü bir hususa daha parmak basıyor. Buyuruyor ki “Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak”. Farkındaysan korkmuyorlar. Çünkü karşılarında ne yaparlarsa yapsınlar susan bir ümmet var. Yerin üstünde yaşadığı halde ölülerden daha sessiz bir ümmet. Bu yüzden haddi aşıp korkusuzca her şeyi yapıyorlar. Bombalarla yaralanan yaralıların sığındığı hastaneyi bombalıyorlar. Bekliyorlar… Ümmet susuyor… Çocukların yattığı hastaneyi bombalayarak yeni doğan çocukları oksijensizlikten öldürüyorlar. Belki bu defa karşımıza çıkarlar diyorlar. Ama ne mümkün! Ümmet suskun… Mültecilerin sığındığı çadırları ateşe veriyorlar. Ümmet uykuda… Eve un götüren adamdan, su taşıyan çocuğa, kardeşini taşıyan gençten, yolda yürüyen kadına varıncaya kadar öldürüyorlar. Çıt yok! Zira ümmette ses verecek mecal yok. Vehn bir ur gibi bütün bedeni sarmış. Dünyalık kazanımları kaybetmekten korkuyor ve ses vermiyor. Ama bakın Kur’an ne diyor?

قُلْ اِنْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْ وَاِخْوَانُكُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ وَعَشٖيرَتُكُمْ وَاَمْوَالٌۨ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَـهَٓا اَحَبَّ اِلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَجِهَادٍ فٖي سَبٖيلِهٖ فَتَرَبَّصُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِهٖؕ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقٖينَࣖ 

 

“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.” (Tevbe/23-24)

    Bekleyelim bakalım… Allah’ın cezalandıracağı o gün azabına katlanabilecek miyiz?

     

Ayşeli Polat



Bu yazı 957 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI