Bugun...


Ayşeli Polat

facebook-paylas
BENİ KARŞILIKSIZ SEVEN TEK KİŞİYE
Tarih: 20-09-2025 14:10:00 Güncelleme: 20-09-2025 14:10:00


Bu kasavetli dünyaya  gözlerimi açtığımda evindeydim, anne şefkatiyle sarıp sarmaladın yetimliği alnının çatına vurmuş sevgiye muhtaç bu bedeni. Baba şefkatinin  doldurulamaz boşluğuyla gönlüm lime lime iken, gönlümü ipekten yumuşak gönlünle kuşattın da, babasızlığı  hissettirmemek için parçaladın kendini. Yoksa... Karnında 6 aylık çocukla eşinden ayrılıp baba evine gelmiş, dayak yemekten psikolojisi bozulmuş, sevgisini sakınan bir kadın ne kadar sevgi verebilirdi ki bana? Belki de o yüzden "yüzledin" beni.

Küçüktüm , yaramazlık ne demek bilir miydim bilmem... Ama annem "yaramazlık yaptın" diyerek  döveceği zaman her defasında senin kucağına koşardım. Sevindiğim zaman, yere göğe sığdıramadığım sevincimi ilk seninle paylaşır, anlatırken şekilden şekile girer, susmak bilmezdim, dinlerdin. Gözlerindeki muhabbetin sıcaklığında hissederdim anlaşıldığımı. Sözümü kesmezdin, yargılamazdın, anlattığıma anlatacağıma pişman etmezdin, sevincimi kursağımda koymazdın. Üzüldüğümde yine ilk sana koşardım. Boynuna sarılır doyasıya ağlardım. Ben anlatıncaya kadar sormazdın, sık boğaz etmezdin. Bilirdim o kucağa sığınan, şefkatin en yumuşak yastığında gömülür giderdi. Dōveceği zaman vermezdin beni anneme. "Yüzleme şunu!" derdi annem kızarak. "Gede kızım o benim" derdin, yüzlerdin. 

İyi  ki yüzlemişsin be anneanne! Hayatın, ne taraftan geleceği kestirilemeyen silleleriyle ruhu örselenmiş bir çocuğu, sen de yüzlemeseydin hali nice olurdu bir düşünsene! Iyi ki yüzlemişsin... Iyi ki muhabbetinin uçsuz bucaksız ummanında yüzmüşüm. Yoksa... Şu anda ya akıl hastanesindeydim ya da mezarda... Bu yaşımda bile hâlâ o muhabbetinin ipine tutunuyorum tutunacak dalım kalmadığında...

7 yaşında evinden ayrıldığımda anladım kıymetini. Yaz tatilinin gelmesini dört  gözle  beklerdim. Zira senin evinde kızma yoktu, bağırma yoktu, dayak yoktu. Kırılana kızmazdın. "Kırılsın yeniden alınır, yeter ki insan kırılmasın" derdin. Dökülene kızmazdın. "Dökülsün. Suyla sabun ne temizlemez?" derdin. Çocukça  kırıp dökmenin lüksünü senin evinde yaşardım ben. Bu müthiş bir şeydi. İliklerime kadar sevildiğimi hissederdim. Ne yaparsam yapayım  beni sevecek biri vardı çünkü. Yargilamadan, eleştirmeden, karşılıksız, koşulsuz sevginin tadını senin evinde tattım ben.

Sen nasıl  bir insandın  be anneanne! Gece 4'te uyanıp işe girişir, akşam namazına kadar tarlada çalışırdın. Eve geldiğinde adım atacak halin yokken "anneanne akşam oturmaya gidelim mi?" dediğimde sırf beni kırmamak için, yorgunum demez beni oturmaya götürürdün. Keşke bir kere kıraydın be anneanne! Bi kere kıraydın, bu kadar koymazdı belki. Bir kere kıraydın hâlâ burnumun direkleri sızlamazdı sen aklıma düşünce. Bir kere kıraydın hâlâ salya sümük ağlamazdım olur olmaz yerde. Keşke kıraydın...

Evini hiç boş görmedim ben. Dolar dolar boşalırdı. Bir insanın cömertlik seviyesinin sınırı olmadığını sende gördüm ben. Seni hep Hz. Osman'a benzetirdim cömertlikte. Evde ne yapsan koca koca tepsilerle yapardın komşulara da dağıtmak için. Evdeki camızdan, inekten sağdığın kilolarca sütten bir kilo bile satmazdın. Tabak tabak dağıtırdın herkese. Benimle öteye bu gidecek derdin.

Misafiri çok severdin. Alzheimer olduğunda bile her şeyi unuttun da "benim eve de gelin, ben yedirmeyi severim." demeyi unutmadın.

Üçüncü çocuğuma hamileliğimde iyice ağırlaşınca, evimizde alafranga tuvalet olmadığı için tuvalette üç defa düşmüş, eşim işten gelene kadar kalkamamıştım da, eşim "Seni Isparta'ya götüreyim bari, bu böyle olmayacak. Orada en azından annen tuvalete oturup kalkarken yardım eder, düşmezsin." deyip Isparta'ya getirmişti. Annem "Bizim bahçe işlerimiz var" diyerek beni sana bırakınca, hem bana, hem iki çocuğuma güller gibi bakmıştın. Üç ay boyunca çocuklarımı ve beni evinde misafir ederken ne surat astığını ne de şikayet ettiğini gördüm. Sadece ben değil çocuklarım da koşulsuz sevgiyi senin evinde gördü.

Bir tek kişi kötü demez mi bir insana? Demedi. Bir defa gıybet ettiğini, biri hakkında kötü düşündüğünü görmedim. Bir sır vereyim mi? Ben ömrümde senin kadar fedakar bir anne de görmedim. 80 yaşına kadar evinde hiç bir çocuğuna iş yaptırmadın. Yemeği pişirir, sofrayı koyar, çağırırdın bütün çocuklarını, torunlarını. Onlar yerken de karşılarına geçer zevkle seyrederdin. Yiyormuş gibi kaşığı götürür getirir, çocuklarım yesin diye beklerdin. Yeme işi bitince de sofrayı kucakladığın gibi mutfağa götürür, bulaşığı kimseye bırakmazdın. 

Evinin ikinci katına çıkılan ahşap merdivenin tam ortasındaki bölümde valizin olurdu. Içinde de rengarenk ve yepyeni yazmalar. Evine her geldigimde ilk o valizin yanına gider, en yeni yazmayı alır takardım. Annem her defasında "Kadının hiç takmadığı yazmayı niye takıyorsun?" der kızardı. " Taksın gede kızım, eskiyecek değil ya" der gülümserdin. Sen bilmezsin, sen gittikten sonra bir kaç defa girdim evine. Gene koşarak valizin olduğu yere gittim. Ama o yazmalar hiç çekici gelmedi bu defa. Valizin başında dakikalarca ağladım. 

"Ölmiycem ben!" derdin. "Ölüp de napıcam? Burada ne güzel namaz kılıyorum. Ibadet ediyorum." Nasıl güzel bir insandın be anneanne! Sen hayatını namaz ūzerine bina etmiştin. 8 yıllık alzheimer boyunca adımızı unuttun, kim olduğumuzu unuttun, kendi adını unuttun, ama namazı unutmadın. 5 dakika içinde 10 defa "namazı kıldım mı ben? demeyi unutmadın. 

"Bakın bi çevrenize! Bu gesgeniş yerde namaz kılmazsanız, daracık yerde nasıl kılacaksınız?" diye sorardın durmadan. Şimdi o daracık yerde namazla koyun koyuna yatıyorsundur değil mi? Hatta o daracık yer, senin tabirinle gesgeniştir değil mi anneanne? 

Hani bütün  torunlarını sırtında taşıdıktan sonra, torunlarının çocuklarını da sırtına alıp "Bu da, anneannem beni sırtına almadı demesin"   demiştin ya. Biliyor musun, biz o sırtta, padişah koltuğunda oturuyor gibi güvende hissederdik kendimizi.  Sen bunu bilmezdin. Hayatımın en lezzetli anları, ya senin sırtında hoplaya hoplaya gittiğim anlardı. Ya da seninle gucuk gucuk yattığım anlardı. Sabaha kadar uyumaz, sürekli teptiğim yorganı örtmekle uğraşırdın. Sıcakladıkça ben teperdim, sen örterdin. Ne beni uyuturdun ne kendin uyurdun. Ama buna rağmen hep seninle sarılarak uyumayı isterdim. 

 "Kızım ben yumuşak insanım, ölüm de yumuşacık olur" derdin hep. Hakikaten yumuşacıktın be anneanne! Hissettin mi bilmem! O sırtına  bindirip dolaştırdığın torunların olarak birleşip, yıkayıp kefenledik seni. Yüzünü sevdik, ellerine dokunduk. Yumuşacıktın. Son yolculuğunda son vazifemizi yapalım dedik. 

Gidişinin üzerinden tam 5 yıl geçti. Ama sen benden hiç gitmedin be anneanne! 5 yıl boyunca her gün, her an geçtin aklımdan, ruhumdan, kalbimden. Her geçişinde boğazımda koca bir yumru, gözlerimde bitmeyen yaş bırakıp gittin. Ah be anneanne, beni niye bırakıp gittin? Ben gidersem gede kızım ne yapar demedin mi? 

Biliyor musun, artık ağladığımda kollarına atlayacağım  kimsem yok. Gözümün içine bakıp noldu diye soran kimsem yok. Başımı göğsüne yaslayıp hıçkıracağım kimsem yok. Üzüldüğümde beni yargılamadan dinleyecek kimsem yok. Şefkatine sığınacağım kimsem yok. Beni yüzleyen kimsem yok. "Gede kızım benim"  deyip gözümün içinden öpen kimsem yok. Anladım ki bu dünyada zaten beni karşılıksız seven senden başka kimsem yokmuş. 

Seni çok özledim. Olmaz ya, bir çıkıp gelsen! Kemiklerimi çatırdatırcasına bir sarılsan... Her zaman yaptığın gibi gözlerimin içinden öpsen... Artık gede değilim ama bir kere "Gede kızım" desen...

Biliyorum ne yapsak hakkını ödeyemeyiz senin. Ama sen, her zamanki gibi bir büyüklük yap bize! Son bir büyüklük be anneanne! Söz, bundan sonra bir daha bir şey istemem senden! Son bir büyüklük! 

Hakkını helal et olur mu? Bir de... Namazla kolkola huzura gittiğinde "Gede kızını" da unutma! Burada sevdiğin gibi orada da iste beni olur mu? Ama ne olur hemen iste! Iste ki bir an önce kavuşalım seninle...

Dostlarım, bugün anneannemin vefatının 5. yıldönümü. Bu güzel insana bir fatiha gönderirseniz mutlu olurum. 



Bu yazı 366 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI