Bugun...


Asiye Türkan

facebook-paylas
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK!
Tarih: 15-07-2025 17:16:00 Güncelleme: 15-07-2025 17:16:00


Konumuz: İnsan. Sağlık. Ve mutluluk dolu gelecek… Anlaşılan, sevilen, değerli olduğunu hisseden insan, bu duyguyu yaşatana yakın olmak ister. Hele de bu kişi karşı cinsten biriyse hayatını, evini, hayallerini de birleştirmeyi arzular. Ve hayatının en önemli kararını vererek iyi günde ve kötü günde beraber olmak üzere imzayı atar. 

Bu bir başlangıçtır aslında. Bundan sonra O, bir evlidir. Hayatı yüzde yüz olmasa da büyük oranda değiştirmesi gereken biridir. Artık elinde kendi evinin anahtarı vardır. Tek kişilik hayatı çift kişiliğe dönmüştür. Mutlu etmesi gereken arkada bıraktığı anne baba ve kardeşleri varken şimdi diğer yarısı eşi vardır. 

Birlikte büyüyeceği, bazen acıya bazen de neşeye tutunarak aile olacağı yeni tütmesi beklenen bir bacası vardır. Sevgi ile yoğrulması beklenen yeni yuvada sorumluluklar ve duygular paylaşılmalıdır. Aksi takdirde çıktığı evin bir benzerini yaşayacaktır. 

Birçok insan doğduğu evi kaderi sanır. Anne babasının ilişki biçimini, sevgiyi gösterme şeklini, tartışma ya da susma dillerini farkında olmadan içselleştirir. Böylece evlendiğinde de öğrendiği bu kalıpları yeniden üretir. Ancak gerçek şu ki, doğduğumuz ev kaderimiz değildir. Öğrenilmiş kalıplar değiştirilebilir. Geçmişin izlerinden özgürleşerek, yeni ve sağlıklı bir ilişki biçimi kurabilme ancak özgür ve cesur insanların yapabileceği özelliklerdir.
Özellikle “öğrenilmiş çaresizlik” dediğimiz şey, ne kadar çabalasak da hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanmanın sonucudur. Zamanla pasiflik, öfke ve kırgınlık başlamışsa bu artık hayat bir döngüye dönüşmüştür.
Bu döngüyü kırmak elbette mümkündür. “Ben değişebilirim. Geçmişim beni tanımlayabilir ama sınırlandırmaz” diyen öncelikle kendisiyle yüzleşir. Hatalarının olabileceğini düşünür. Ve bu farkındalıkla telafi etmeye çalışır.
Anlaşılmak, sevilmek, değerli olduğunu her zaman hissetmek gerçekten insanı mutlu eder. Mutlu olmak ise ancak mutlu etmekledir. Mutluluk yolunda evlilik bir yolculuksa, aile olmak bu yolculuğun meyvesidir. Zamanla olur. İyi niyetle, gayretle, sevgiyle gelişir. Aile olmak, sevgiyi sadece söylemek değil, hissettirmek; sorumluluğu sadece yüklenmek değil, birlikte taşımaktır. Gülmekle, şakalaşmakla, yemek hazırlarken bile bir muhabbet dili kurmakla büyür.
Her birimiz kendimize şu soruyu soralım: “Ben bu ilişkiyi yaşatmak için ne yapıyorum?” Sadece beklemek, sadece karşı tarafın değişmesini istemek çözüm müdür? Mutlu olmak da aile olmak da emek ister. O halde güven inşa etmek, haklı olmaktan çok mutlu olmayı seçmekle mümkündür.

Danışanlarıma hep şunu söylerim: “Eğer içinizde hâlâ sevgiye dair bir kıpırtı ve iyi niyet varsa, hâlâ aile olma ihtimaliniz vardır.” Çünkü hiçbir aile hazır bir şekilde kurulmaz. Aile, yapılması gerekenler yapıldıkça, affedildikçe, teşekkür edildikçe ve en önemlisi sevildikçe kurulur.

Sevgi emektir. Aile olmak da o emeğin ürünüdür. Zamanla oluşur. Verdikçe çoğalır. Gülümsedikçe güzelleşir. Konuştukça, dinledikçe, sarıldıkça iyileşir. Aile olmak, birlikte iyileşmeyi göze almaktır.
Ve unutma: Sen, anne babanın tekrarı olmak zorunda değilsin. Öğrenilmiş çaresizliği aşabilir, kendi kaderini yeniden yazabilirsin. Çünkü evlilik bir başlangıç, aile olmak ise her gün yeniden verilen bir karardır.


Psikolo/Aile Danışmanı Asiye Türkan
Tel: 0172 9090664
İnfo@asiyeturkan.com
İnstegram: asiye_turkant



Bu yazı 24 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI