“Zaman akar, su gibi, istifade etmezsen seni harcar bitirir.”
Evet, vakit bir sermaye, bir ömür defteridir. Her gün yaprak yaprak eksilen hayatımızın aslında her saniyesi bir emanettir. Kur’an’da Rabbimiz, “Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır.” (Asr, 1–2) buyurarak, vakti iyi kullanmayanın kayıpta olduğunu bildirir.
Vakit: Hayatın Kalbidir
Zaman, Allah’ın kuluna bahşettiği en büyük nimettir. Hz. Ömer (r.a.) “Bugün Allah için ne yaptın?” diye sorarken aslında bize şunu öğretir: Her günümüz hesaba dâhil, her dakikamız şahit olacaktır.
İmam Şafiî (r.a.) şöyle der: “Zaman bir kılıçtır, sen onu kesmezsen o seni keser.”
Gerçekten de zamanı Allah yolunda değerlendiremeyenler, o kılıcın keskinliğiyle ömürlerinden kaybederler.
Resûlullah (s.a.v.) “Beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini bil:
Ölüm gelmeden önce hayatının,
meşguliyet gelmeden önce boş vaktinin,
hastalık gelmeden önce sağlığının,
fakirlik gelmeden önce zenginliğinin ve
ihtiyarlık gelmeden önce gençliğinin.” (Hâkim, el-Müstedrek) buyurmuştur.
Vakit, tıpkı bir buz parçası gibidir. Buz satıcısının “Sermayesi eriyen şu zavallıya yardım edin!” diye haykırışı gibi, her gün sermayemiz biraz daha eriyor.
Sahabenin ve Âlimlerin Zaman Anlayışı
Hasan Basrî (r.a.) “Ey Âdemoğlu! Gündüz senin misafirindir, ona güzel davran. Çünkü o bir daha dönmeyecektir.” der.
İbn Mesud (r.a.) ise “İşlemeden geçirdiğim bir güne, güneş batarken pişman olurum.” diyerek her günü dolu yaşamanın önemini vurgular.
İbn Kayyim (r.a.) “Vakti zayi etmek ölümden daha şiddetlidir; çünkü vakit kaybı seni Allah’tan uzaklaştırır, ölüm ise sadece dünyadan.” diyerek zaman israfının ruhu öldürdüğünü söyler.
Çağımızın Zaman Hastalığı
Bugün birçok insan “Vaktim yok.” derken aslında “Önceliğim yok.” demektedir. Zaman, paraya benzer; doğru yatırıma yönelmezsen kaybolur. Modern hayatın hızına kapılan insan, ekran başında geçen saatlerini fark etmeden ömründen eksiltir. Üstat Necip Fazıl bu gerçeği “Zamanı öldürmek, ebediyeti yaralamaktır.” diyerek dile getirir.
Bir başka mütefekkir de der ki: “Zaman hırsızları, mal hırsızlarından tehlikelidir; çünkü alınan ömrümüzdür.”
Zamanı Bereketli Kılmak
Müslüman, güneşi üzerine doğurmayan insandır. O’nu bekleyen görevleri vardır. Erken kalkan yol alır. Hakikatını bilir. Güneşi bekleyen değil, sabahın bereketine koşandır. Peygamberimiz (s.a.v.) “Yarıncılar helak olmuştur.” buyurarak ertelemenin şeytani bir tuzak olduğunu bildirir. Bugünü değerlendir, çünkü dün geçti, yarın belirsizdir.
Günde bir saatini faydalı bir işe ayıran kişi, ömrüne yıllar ekler. 10 sayfa kitapla başlayan bir gayret, 50 yılda 600 kitaplık bir birikime dönüşür.
Sonuç ve Dua
Unutmayalım. Zaman, biriktirilemez, geri döndürülemez, ödünç alınamaz. Kaybedilen mal geri gelir, ama kaybedilen vakit bir daha dönmez.
Rabbimiz buyuruyor: “O gün insanlar, yaptıklarının karşılığını görmek için bölük bölük çıkarlar. Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür, kim zerre kadar şer işlerse onu görür.” (Zilzal, 6–8)
Öyleyse vakti, iman ve salih amelle bereketlendirelim. Her günü Allah rızasıyla donatalım. Çünkü vakit ömürdür, ömür emanettir, emanetin sahibi Allah’tır.
Allah’ım! Bizlere, ömrümüzü Senin rızana uygun şekilde harcamayı, her dakikamızı bir ibadet şuuru içinde değerlendirmeyi nasip eyle. Bizi vakit israfının gafletinden koru. Kalplerimize vakit bilinci, amellerimize bereket ver. Âmin.