İmanın Hayata Yansıyan Çizgisi
İman, bir Müslümanın kalbine yerleştiğinde hayatının bütün taraflarını aydınlatan bir nur olur. Kur’an’ın ifadesiyle iman; “kalplere huzur veren, kulları karanlıklardan aydınlığa çıkaran” bir hidayet kapısıdır. Bu kapıdan giren mümin, sadece inanç alanında değil; ahlâkında, adalet anlayışında, helal–haram bilincinde ve ibadet şuurunda yepyeni bir hayata adım atar. Hz. Ömer’in şu sözü bunun en güzel ifadesidir: “Bizler izzetimizi İslam’da bulduk. Ondan uzaklaştığımız gün zillete düştük.” Bugün toplum olarak yaşadığımız çözülme ve parçalanmanın en büyük sebeplerinden biri de imanın hayattaki görüntülerinin ihmal edilmesidir.
Ahlâk: İmanın Dışa Bakan Yüzü
Peygamber Efendimiz (s.a.v), imanın tezahürünü ahlâkta görmemizi ister ve “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurur. Ahlâk, imanın görünen yüzüdür. Kibir, yalan, gıybet, hile, emanete hıyanet, kul hakkı gibi hastalıklar kalbin iman nurunu zedeler. Kur’an, müminlerin vasfını sayarken onların “öfkesine yenilmeyen, affeden, doğruluk üzere yaşayan, emanete riayet eden” insanlar olduğunu bildirir. Sahabe neslinin toplumda bu kadar etkili olmasının nedeni, yüksek ahlâklarıydı. Çünkü onlar biliyorlardı ki: “Ahlâkı olmayanın imanı da eksiktir.”
Bugün ailede, sokakta, iş yerinde, sosyal medyada en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de budur: Zarafetiyle tebliğ eden, sabrıyla örnek olan, nezaketiyle güven veren Müslüman kimliği.
Adalet: İmanın Toplumsal Kalkanı
Adalet, imandan sonra toplumun en sağlam direğidir. Allah Teâlâ, Nisa Suresi’nde şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınız aleyhine dahi olsa adaleti ayakta tutan kimseler olun.”
Müslüman, haksızlığın olduğu yerde susamaz; zulmün olduğu yerde tarafsız kalamaz. Sahabenin büyüklüğü, adaletle imanı birbirinden ayırmamalarından geliyordu. Hz. Ali’nin (r.a.) “Adalet devleti ayakta tutar; zulüm ise en güçlü devleti yıkar” ikazı bugün de bizim için güçlü bir uyarıdır.
Toplumumuzda adaletin zayıflaması; rüşvet, torpil, haksızlık, emanete ihanet gibi fitnelerin çoğalmasına yol açıyor. Oysa mümin bilir ki adalet imanın şubesidir, onu terk eden aslında imanından bir parçayı yitirir.
Helal–Haram Bilinci: İmanın Vicdandaki Muhafızı
Helal ve haram ölçüsü; müminin kalp terazisidir. Efendimiz (s.a.v), “Haram bellidir, helal bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır, bunlardan sakınan dinini ve ırzını korumuş olur.” buyurur.
Bugün toplum olarak karşı karşıya kaldığımız ekonomik sıkıntıların, aile içi huzursuzlukların, gençlerin manevi boşluklarının büyük bölümü helal–haram hassasiyetinin zayıflamasından kaynaklanmaktadır.
Sahabe, lokması haramsa duasının kabul edilmeyeceğini bilirdi. Biz ise tüketim alışkanlıklarında, ticarette, sosyal medyada, ilişkilerde helal ölçüyü yeniden hayatın merkezine almak zorundayız. Çünkü helal, imanı besler; haram ise kalbi karartır.
Namaz: Mümini Fuhşiyattan Alıkoyan En Büyük Siper
İmandan sonra Müslümanın hayatındaki en büyük şube namazdır. Kur’an, namazın özelliğini şöyle bildirir:
“Gerçekten namaz, insanı fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebût 45)
Namaz, mümini günahların kirinden temizler, kalbi huzura erdirir, insanı şeytanın vesvesesinden uzaklaştırır. Efendimiz (s.a.v) “Kişi ile küfür arasındaki tek fark namazdır.” buyurarak namazın kimlik belirleyici özelliğini ortaya koymuştur.
Bugün gençlerimizin yaşadığı stres, bağımlılık, yalnızlık ve kimlik bunalımının büyük bölümünün ilacı namazdadır. Çünkü namaz, sadece bir ritüel değil; kulun Rabbinin huzurunda durduğu en yüce makamdır. Müslüman, namazını ihya ettiğinde; ahlâkı güzelleşir, helale hassasiyeti artar, kalbi nurlanır, adalet duygusu olgunlaşır.
Namazsız bir Müslümanlık düşünülemez; çünkü namaz imanın en güçlü şubesi ve ruhun en büyük tedavisidir.
İman Ancak Hayatla Tamamlanır
İman; sadece sözle değil, ahlâkla, adaletle, helal–haram duyarlılığıyla ve namazla hayata yansırsa kemale erer. Sahabenin iz bırakan kimliği, işte bu bütünlükten kaynaklanıyordu. Bugün biz de aynı dirilişe muhtacız. Evlerimizi, işimizi, sokaklarımızı ve toplumsal ilişkilerimizi iman şubeleriyle yeniden inşa etmeliyiz.
Duamız olsun.
Allah’ım…
Kalplerimize hakiki iman, amellerimize ihlas, ahlâkımıza güzellik, sözümüze doğruluk, ticaretimize helal, adaletimize istikamet, gönlümüze namazın huzurunu nasip eyle.
Bizi ahlâken güzel, ibadette sadık, helalde hassas, adalette dosdoğru kullarından eyle. İmanımızı hayata, hayatımızı Kur’an’a uygun kıl.
Âmin.