Mevcut sistemin kanun, yasa ve yönetmenliklerden, İnsanlığın düşmanı, din iman bilmez, kabul etmez, aile düşmanı fikir ve akımlardan dolayı maalesef bu soruyu sormak mecburiyetinde kalıyoruz. İmam nikâhı mı? Metres hayatı mı?
Helal dairesinin geniş olduğunu, harama girmeye gerek olmadığını akli selim ilim erbabının ortak kanaati ve bir hakikattir. 

Bazı insanları görüyor, duyuyoruz. Bu insanların inançları da var. İmanları için birçok güzelliklerin altına imza attıklarını da duyuyor, görüyor ve şahitte oluyoruz. Bunlar öyle veya böyle birçok sebepten dolayı kişi ikinci eşe ihtiyaç duyuyor. Ama buna başta kanun, yasa, yönetmenlik ve bu günkü örf adet ve üçüncü şahısların engellemeleri bu helal dairedeki isteği onu harama sevk ediyor. Bundan dolayı da yine zaman zaman duyuyor, görüyor ve şahit oluyoruz ki, bu ilgili kişiler metres hayatı yaşıyorlar. Ve duyulduğunda da kıyametler kopuyor. Yuvalar yıkılıyor. Şiddet ve cinayetlerle devam ediyor. Hatta yakın akrabalara da sirayet ediyor. Bu olaylarda birçok şahsın zarar görmesine ve ailelerin yıkılmasına sebep oluyor. Yazık değil mi?

Bu dünya da olabilecekler ya ahirette olabilecekler bunları kimse düşünmüyor. 
Metres hayatı yaşamayı kimse görmek istemiyor, görüp duyunca da üstünü örtüyor. Ama mesele imam nikâhı olunca herkes aslan kesiliyor. İlgili veya ilgisizler ahkâm kesiyorlar.  Ağızlarına geleni söyleyip kendilerini tatmin ediyorlar güya hakkı ve doğruyu söylüyorlar. Bilmeden fitneye sebep oluyorlar. Ve bunun vebalinin de büyük olduğunu bilmiyorlar veya inanmadığı için bilerek yapıyorlar. Herkes yaptığının hesabını verecektir. Öyle ve böyle.. Rüzgâr eken fırtına biçer.
Şu unutulmamalı ki; biz insanlar yeryüzüne Allaha kulluk için gönderildik. Kulluğun kabulü içinde iki temel şart vardır. Birincisi yapılan işin Allah için yapılması, İkincisi Allah’ın razı olduğu şekilde yapılmasıdır.

Şimdi bir insan nefsine yenik düşerek bir haram işledi. Ne yapmalı?
Önce yaptığı işten derhal vaz geçip tövbe etmelidir. Kul hakkına giriyorsa helallik almalıdır. Eğer halen o işi, o haramı tekraren devam etmek istiyorsa, o işi helal dairesi içinde yapmalıdır. Başta da söyledik. “Helal dairesi geniştir. Harama girmeye lüzum yoktur.” Eğer helal dairesinde işini yani o haramı helal dairesinde yapabiliyorsa ve yapmakta istiyorsa hikmetli bir şekilde yapsın. Kınayıcının kınamasından da korkmamalıdır. Hesap sorucu olarak Allah yeter. Eğer o iş zina ise bu onun için her anlamda hüsrandır. Maddi manevi, bedeni ruhi, ferdi, ailevi ve toplumsal olarak birçok hastalık, çöküntü ve yıkıma sebep olur. Zarar verir. Bir daha yapmamak üzere tövbe edip yapmamalıdır. Eğer kendine hâkim olamıyorsa adil olmak üzere Allah’ın emri, peygamberin sünnetini yerine getirmelidir. Yani ikinci eş getirmelidir. Buda bugün resmi olarak yasak. Ne yapacak? Ben olsam günah işlemeye devam edeceğime tarafları razı edip imam nikâhı yaparım. Allah’ın emrini çiğneyeceğime sistemim ve dayatmalarının yasaklarını çiğnerim. Kınayıcının kınamasından korkmam, bedelini de öderim. 

“……Beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın…..” Nisa 3 

Peygamber efendimizin sünnetinde de bu var. Detayları tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarından araştırabilirsiniz.
Unutmayalım biz herkesi hatta kendimizi de kandırabiliriz. Ama Allah’ı kandıramayız. Ve Allah her şeyi yarın ahirette bir bir irili ufaklı bütün yaptıklarımızı ortaya kayacak ve hesabını sorup gerekeni yapacaktır. Zerre kadar hayrın ve şerrin, helalin ve haramın kaybolmadığı hesap gününü unutmamak lazımdır.
Sevgili okuyucu sonuç olarak demem o ki, şu kısa ve geçici dünya hayatını yaşarken duygu ve düşünceler, his ve hareketler, sevgi ve nefretler, plan ve projeler, hedefler ve vasıtalar hep olacaktır. Bunlar imtihan sebepleridir. Geliniz bunları Allah için Allah’ın razı olacağı şekilde yapalım. Sevgilerimiz nefretlerimiz, aldıklarımız verdiklerimiz, konuşmalarımız susmamız, tavır ve davranışlarımız. Gidiş gelişlerimiz, bakış ve duruşlarımız Allah için olsun. Geliniz niyetlerimizi Allah için yapalım. Dünya ve ahirette mutlu ve başarılı olanlardan olalım. Son sözler şu ayetler olsun.

Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır. De ki: Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, Rab'lerinin katında, altlarından ırmaklar akan ve orada temelli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah kullarını hakkiyle görücüdür. Onlar ki, "Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, bunun için günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyen, sabreden, doğru olan, gönülden kulluk eden, hayra sarf eden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir. Ali İmran 14,15,16,17

Selam, dua, tefekkür ve muhabbetle kalın.

07.08.2024 Ahmet YOLDAŞ