Adam evde daralmış sıkılmıştı. Aldı çantasını eline nereye gideceğine tam karar verememişti aslında. En iyisi ilk atamam olan Kadim şehir Dillerin ve dinlerin şehri olan Mardin'e gideyim dedi.
Atladı arabasına düştü yola. Çok karmaşık düşünceye sahipti. Zaman zaman yıllar öncesine daldı, hüzünlendi, duygulandı...
Nihayet kadim şehire varmıştı. Önce şehirde bir tur attı fiziki olarak çok değişmişti, gelişmişti. Çok katlı evler, yollar, kurulan pazarlar, açılan marketler... Vay be dedi içinden. Yıllar ne kadar da hızlı geçmişti.
Öğrencisi Yusuf'u aradı.
Yusuf'um dedi ben Mardin'deyim. Sizin dönem arkadaşlardan kimler varsa toplanalım bir yerde muhabbet edelim dedi. Hemen hocam dedi Yusuf ve topladı arkadaşlarını bir mekâna.
Zaman zaman geçmiş günlerden bahsettiler, gerçeğe yönelik planlarından bahsettiler, öğrenciler nasıl rol model oluruz diye fikir alışverişinde bulundular derken vakit bir hayli ilerlemişti.
Adam
Yusuf'um dedi. Ben kalacak yer ayarlanmıştım. Gidip eşyamı bırakıp yeri görüp geleyim dedi.
Yusuf; Hocam siz orayı iptal edin. Biz size öğretmen evini ayarladık, siz öğretmen evinde kalacaksınız dedi.
Yusuf'um dedi adam, ben de yer ayarlanmıştım, ne olacak şimdi. Yusuf; Hocam siz orayı iptal edin, Siz öğretmen evinde kalacaksınız, Yani ben Öğretmen Yusuf benim evimde kalacaksınız dedi.
Adam ne kadar ısrar ederse de Yusuf'u ikna edemez ve geceyi orda geçirir.
Adam ertesi gün diğer öğrencileriyle görüştükten sonra geri dönüş için hazırlanarak yola çıktı.
Adam yıllar önce ektiği tohumların çok güzel yeşerdiğini görmenin mutluluğu ile evine doğru dönerken geride bıraktıkları gençler için dua etti, dua ediyor ve dua etmeye devam edecek.
Kalın sağlıcakla Lütfi, Nurullah, Yusuf, Ali, Bedrettin, Tahsin, Arif, Halil ...... diyerek gözünden damlayan gözyaşı yaşananların özeti, yazının son noktası oldu.
Abdülkerim Kızıltoprak