Kültürü İhya mı İmhamı?

Aklıselim her insan bilir ki, tüm dünya insanlığı insanî değerler açıdan tarihinin en perişan dönemini yaşamaktadır. Ahlak, fazilet ve erdemin dibe vurduğu, “hız” “haz” “şöhret” “şehvet” vs. dünyevileşmenin kalpleri kuşattığı bir dönem… Buna bağlı olarak; yuvalar yıkılıyor, aileler dağılıyor, çocuklar savruluyor, nesiller perişan oluyor. “Ba’de harâbi Basra” 2026-2035 yıllarını aile yılı olarak ilan ediyoruz. Nüfusun azalmasını durdurmak için tedbirler almaya çalışıyoruz.

Evet, zararın neresinden dönülürse kardır. Ancak bir de bu yanlışları telafi edecek uygulamaların tam tersine yapılan uygulamalara ne demeli? Silah sanayinde çağ atlamak güzel. Yollar, köprüler, tüneller güzel. Şehirlerimizi, ülkemizi fiziki manada geliştiren tüm hamleler güzeldir. Ancak maddi kalkınma hamlelerinin yanında manevi kalkınma hamleleri olmadığı zaman bir taraf eksik kalıyor. Bir de zaten viraneye dönüşmüş olan mânâ dünyamızı büsbütün harabeye çevirecek çalışmaları akıl almıyor. Şimdi bu çalışmalardan biri olan Kültür Yolu Festivali 2025 uygulamasına dair Şanlıurfa Gönüllü Kuruluşlarının serzenişlerini dinleyelim. Geçen yıl da aynı sıkıntıların yaşanmış olduğunu hatırlatarak…

Sayın Yetkililerimizin Dikkatine

2024 yılında gerçekleştirilen Kültür Yolu Festivali’nin, 2025 yılında da 20 şehrimizde düzenleneceği kamuoyuyla paylaşılmıştır. Bu bağlamda, aşağıda arz edeceğimiz gerekçeler doğrultusunda bu etkinliklerin içeriği, kapsamı ve zamanlaması konusunda yeniden değerlendirme yapılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz:

1. Ekonomik Gerçeklik ve Tasarruf Tedbirleri:

Ülkemiz, son yıllarda ciddi ekonomik zorluklarla mücadele etmektedir. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere hükümetimiz, kamu harcamalarında tasarrufun elzem olduğunu defaatle vurgulamışlardır. Vatandaşlarımız geçim derdiyle mücadele ederken, kamu kaynaklarıyla gerçekleştirilen geniş çaplı eğlence organizasyonları toplum vicdanında karşılık bulmamakta; zaruri olmayan bu harcamaların öncelik sıralamasında geriye bırakılması gerektiği kanaatini güçlendirmektedir. Bu tür organizasyonlar, halkın beklentisi olan ekonomik sadelik ve kamu mali disiplinine gölge düşürebilmektedir.

2. Uluslararası Vicdan ve Filistin’de Yaşananlar:

Yaklaşık iki yıldır, Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında yaşanan insanlık dramı, tüm vicdanları derinden yaralamaktadır. Her gün onlarca çocuk, kadın, sivil insan hayatını kaybetmekte; temel insani ihtiyaçlardan yoksun bırakılmaktadır. Böylesine acı bir tablonun yaşandığı bir dönemde, İslam dünyasında lider ülke konumundaki Türkiye'nin, geniş çaplı eğlence programlarına ev sahipliği yapması, toplumsal vicdanı ve manevi değerlerimizi zedelemektedir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) "Müminler, birbirini sevmede, merhamet göstermede ve birbirini korumada bir vücut gibidir" hadis-i şerifi doğrultusunda, ümmet bilinciyle hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

3. Ahlaki Sorumluluk ve Gençliğin Korunması:

Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi, gençliğin ve aile yapısının korunmasına verilen önemin en somut göstergelerindendir. Ne yazık ki, bazı kültürel etkinliklerin içeriği, gençlerimiz üzerinde olumsuz etki oluşturabilecek nitelikte olabilmektedir. Bu tür programlar, kimi zaman değerlerimize aykırı davranışları özendiren figürlerin öne çıkarılmasına, ahlaki çözülmeye ve kültürel yozlaşmaya zemin hazırlayabilmektedir. Gençlerimizin ruhen ve ahlaken daha sağlıklı bir ortamda yetişebilmeleri için bu tür eğlencelere yönelik içeriklerin titizlikle gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Sonuç ve Temennimiz:

Kültür ve sanat elbette ki toplumun gelişimi için önemlidir. Ancak kültür; ahlak, sorumluluk ve zamanlama ile birlikte şekillenmelidir. Milletimizin ve ümmetin geçirdiği bu hassas süreçte, eğlence merkezli etkinliklerin sınırlandırılması, daha sade ve bilinçli içeriklere yönelinmesi hem kamu vicdanında hem de manevi sorumluluğumuz çerçevesinde daha uygun olacaktır.

Gereğini bilgilerinize saygıyla arz ederiz.

ŞANLIURFA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU