İstanbul Bayrampaşa’da bulunan Rami Kışlası bu gün kitaplara ev sahipliği yapıyor. Bu tarihi kütüphanede 8-14 Kasım tarihleri arasında Anti Siyonizm kongresi yapıldı. 150+ kadar konuşmacının katkı verdiği kongrede önemli fikirler dile geldi, kararlar alındı.

Ben de İslam Birliği Kongresi davetlisi olarak İstanbulda’ydım, gelen teklif üzerine 10 Kasım günü dinleyici, 11 kasım günü konuşmacı ve 12 Kasım fikirleri toparlama çalıştayına katıldım.Kongre sonucu yayınlanınca paylaşırım, şimdilik müsaadenizle sunduğum görüşleri sizinle paylaşayım.

“Bismillahil  hennan, velhemdu lillahil mennan, vesselatu vesselamu ala hayrı xelkihi Muhammedin ve alihi ve sahbihi fi külli hinin ve an

Ben Eyüphan Kaya emekli muallimim, yazarım, özü İslam’a bağlı güncel bir Müslüman’ım.

Bu ülke bizim, 86 milyon vatandaşındır, cumhurbaşkanından tutun kurum hizmetlilerine kadar hepsi bizim maaşlı çalışanlarımızdır. Hem onlara yardımcı olacağız, destek vereceğiz, hem de gerekirse uyaracağız. Bu bizim hem hakkımız, hem vazifemizdir.

Malumunuzdur Osmanlı hanedanlığı yıkılırken ona bağlı devletler yetim kaldılar, ama bizim elimizi ayağımızı bağladılar.

*Hilafeti meclise hapsettiler, o gün bu gündür oradan çıkmadı.

*İslam hukukunu anayasamızdan çıkarılar, laiklik gerekçesiyle devlet nizamında yer almasına müsaade edilmedi.

*Ankara’ya Amon kalesinin bir versiyonu gibi bir Anıt diktiler, Devlet erkanı oraya hesap veriyor, 81 ilde yetkililer heykelin huzurunda selam duruyor, bu kabul edilemez, millet olarak bize zulümdür. Atatürk ile hiçbir alakası yoktur. Mustafa Kemal’in ölümünden 17 yıl sonra yapılmışsa bunun başka bir hesabı var, İslam düşmanları bunu perde olarak kullanıyorlar.

Ayrıca gereksiz bahanelerle başta doğu illerimizde olmak üzere ülkemizde nice nice Gazze’ler yaşatıldı.

İlk meclisin ruhu, istiklal marşı ve veda hutbesiyle barışık bir sistem bize lazım. Bu üç değer baz alınırsa sırtımız yere gelmez. Bunu Diyarbakır’da Meclis başkanımıza da söyledim.

“Hakkıdır Hakka tapan, milletimin istiklal” ifadesi bize yeter de artar. İstiklal marşımız “korkma!” diye başlıyor bu ülkede kimin kimden koktuğu belli olmuyor. İyi ki bir Kürt evladı olarak düşe kalka korkuyu unuttuk.

*Bir ara BM Güvenlik konferansına katıldım, ilk gün baktım hep insan aklından yola çıkarak çare arıyorlar, ben de söz hakkı aldım ve dedim ki; “124 bin peygamber, 313 resul ve 5 Ulül azım ne diye gönderildi? Yüce Allah tabir yerindeyse bize insanın şanına yakışır bir tarzda yaşamak için bize yol göstermiştir. Bu değerleri bir kenara bırakarak insan aklıyla hayat yürümez.”  Umman’da kongreye katılan bir profesör araya girerek “hocamın bu talebini deklarasyona alın” demişti.

*Toplumda toplumsal meselelerle ilgilenen insanları azlığı sizi endişelendirmesin, bir araştırmaya göre dünyayı insanların %1’i idare ediyor, %4’ü bunlara hamallık yapıyor, %5 de bunlara karşı mücadele ediyor. %90 ise rüzgar hangi taraftan eserse oraya doğru gidiyor.

*Yahudilerin durumu ise; ya silahsız olarak 67 sınırında kalacaklar ya da kendine bir yer bulacaklar. Çok ileri gitseler sahip olduğu silahları etkisiz bırakacak teknoloji üretir, yine onları etkisiz hale getiririz bu mümkündür bence.

Biz özellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının olgunlaşmalarına bakalım. Tahsilimize bakalım, üretimimize bakalım. Zaman içinde taşlar yerinde oturur.

Ayıca ne edip edip şu Amerika ile imzalaman şu Fullbright anlaşmasından da acil bir şekilde çekilmemiz lazım. Bir de Lise öğretiminin mecburi olmaktan kesin çıkarılması lazım. Gençlerimizin %70 orada heba oluyor. En önemli sorunlarımızdan biri de bu olsa gerek. Bu genç yaşta 4 yıl ömrünü çalıyoruz, bu telafisi mümkün olmayan bir zulümdür.

Benden söylemesi.

NOT:Yakında kongre deklarasyonu yayınlanınca haberleştireceğim inşallah