|
Tweet |
Allah’ın hayata müdahalesini istemeyen, laiklik adı altında kendini kamufle eden müşrik cenah, inanç ve kültürümüzle barışık olmayan ancak kendini çağdaş olarak, özgürlükçü olarak pazarlayan sinsi bir kesim, bir hile ile perde arkasında bir araya gelerek bu yerel seçimde CHP’yi birinci parti durumuna getirdi. Baksanıza CHP-DEM nasıl aralarında paslaşıyor Kandil’in aklı ve PKK örgütünün varlığını kabul ve dikkate alarak.
Nasıl ki çeyrek asırdır Ak Partinin iktidarda kalması CHP’nin başarısızlığında kaynaklanıyordu, bu defa da Ak Partinin ya da Cumhur ittifakının yanlış tutumu sol’un oylarını yükseltti. Bu kadar uzun bir süre devletin direksiyonu elinde olacak ve sen gelip yeşil Kemalizm’e ve Feminizme teslim olmuş görüntüsünü vereceksin, bu kabul edilemez!
Koku, kaygı ve endişe ile siyaset yapmanın zamanı geçmiştir. Millet ve memleket sevdalıları, iman ve edep abideleri, inanç ve kültür erleri… her ne kadar gayret ehli vatandaşlarımız varsa bir mefkure etrafında açık ve şeffaf bir tarzda bir araya gelmelidirler. Benim partim senin partin zamanı değildir.
Eğer Türkiye’nin yeni yüzyılı diye bir mefkureniz varsa, Türkiye’nin Türklük atmosferinden kurtulup 85 Milyon vatandaşın devleti olacaksa, İslam dünyasına karşı olan borcunu ödeyerek helalleşecekse, çünkü Hilafet yetkisi bir hile ile zamanında TBMM’ye verildi, ama Mecliste Hilafetten bahsetmek nerdeyse sakıncalı bir duruma gelmiş, bu İslam dünyasına ihanet değil de nedir?
*100 yıldır bu ülkede Din yanlış öğretildi, Dil yanlış öğretildi, Tarih yanlış öğretildi, Kültürümüzden utanır nesiler yetişti. Bu şekilde kendimize yetemez duruma geldik, millet olarak her geçen gün cehenneme doğru yuvarlanıyoruz.
Bu münasebetle aşağıda sıralayacağım konularda bir ıslaha gitmek lazımdır, elzemdir vacibattandır! Bu ıslah çalışmalarının yeri TBMM’dir. Halkı buna ikna etme görevi de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a düşer, ülkenin kanaat adamlarına, medeni aydınlarına düşer.
1-ABD’nin güdümünde şekillenen Fullbright anlaşması ile yürüyen Eğitim öğretimizi özgürlüğüne kavuşturmamız lazım.
2-Kemalist sistemden %100 bağımsız, devletin iskeletini oluşturan yönetim sistemimizi sil baştan dizayn edeceğiz.
3-Aile mefhumuna gereken değeri vererek, kadını sokağa mecbur eden ya da teşvik eden mor/yeşil feministlerin pençesinden kurtaracağız.
4-Sosyal devlet anlayışı gereği tek bir vatandaşımızın aç ve açıkta kalmasına müsaade etmeyeceğiz.
5-Gençliğimiz tamamını e-gençlik portaline aktararak hepsine sahip çıkacağız. Asgari ücretin 1/5’i kadar kendilerine çepharçlığı vereceğiz.aman içinde günün şartlarına uygun meslek edindireceğiz.
6-Tüm emeklilerimizi e-emekli portaline alarak onlara güven vermenin yanı sıra, isteyen emeklimizin tecrübelerinden yararlanacağız. Belli düzeyde bütçenin gelirlerinden faydalanmasını sağlayacağız.
7-Beytüllah’ın birer şubesi durumunda olan camilerimizi sivil toplum ile işbirliği içinde daha işler hale getirerek burada;
Sulh heyetleri,
İlim komisyonları,
Sosyal yardım ekipleriyle faal duruma getirip, hayatın odak noktası durumuna getireceğiz.
8-Çocuklarımıza yönelik bir eylem planımız olacak ve çok çocuklu ailelere katkı vererek geleceğin sağlıklı neslinin yetişmesi için çalışma ve çaba sarf edeceğiz. Onun için annelik kavramına gereği gibi destek vereceğiz.
9-Devlet adı altında var olan kurum ve oluşumlar için Türk kelimesinin kullanıldığı yerlerde yerine Türkiye kavramını yerleştirerek ırkçıların sesini kısmaya çalışacağız.
Bu Türkçülük meselesi sinsi bir beladır, herkes bilsin, buna karşı çıkan kompleksli kimselere hoşgörü ile müsamaha edemeyiz, bu Kürt meselsinin ömrünü uzatıyor haberiniz ola. Bunu yapanlar da Türkler değildir, çünkü bu kompleksli kimselerin işidir, asil insanlarda kompleks olmaz.
*Türkiye Cumhuriyeti Devleti sadece Türklerin devleti değil Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlarındır, ay yıldızlı bayrak Türk bayrağı değil, Türkiye bayrağıdır. Tıpkı Amerikan bayrağı, İran bayrağı, Çin bayrağı, Suriye bayrağı… gibi devletin adıyla anılır.
10-Anayasa ve yasalarımızı 23 Nisan 1920 günü dualarla açılan Meclisin ruhu, İstiklal marşının özü ve Veda hutbesiyle barışık bir duruma getireceğiz.
Kıymetli vatandaşlarım yukarıda sıraladığım bu on madde hala ilgi bekliyorsa, geçen yüzyılın hangi başarısından bahsedilebilir ki?
*İşte görüyorsunuz İsrail devletçiği karşısında elimiz ayağımız birbirine dolanıyor, bu hal Osmanlının devamı olan bir devlete yakışır mı? ama biz yanlış işlerle uğraşırsak, günahlarla kirlenirsek, Allah’ın haram kıldığını helal edersek cesaretimiz kırılır, yer yüzünde saman çöpü kadar değerimiz olmaz.
Tercih sizin, ya bunları yaparak içeride ve dışarıda sevilir, sayılırısınız, dünyada varlığınız hissedilir, ya da bu şekilde sefil bir hayat sürmeye devam edersiniz, artık ebedi hayatta Atatürk’ten şefaat dilersiniz. Bu ifadeyi kullandım diye birileri 5816 numaralı yasa gereği yakama yapışmasa iyidir.
*5816 numaralı yasayı çıkaranlara da,
Atatürk’ün ölümünden yıllar sonra Anıtkabiri yapanlara da,
Devlet erkanının bu çağdaş tapınağa selam verme mecburiyetini getirene de,
Her işe ve makama gelen kimselere Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık üzere yemin metni mecbur hale getirene de,
Bu toplumun temel değerlerini batının değerlerine göre küçük gören küçük insanlara da,
Hakkımı helal etmem, bilesiniz.
Vesselam
Eyüphan Kaya