|
Tweet |
Beyanat şu;
“Malumunuzdur ülkemizde kurtuluş savaşı sonrası İslam Devleti olarak bu devlet kuruldu, cebren ve hile ile her geçen gün evrilerek ladini bir hale getirildi. Öyle ki generallerimiz kendini birer ABD generali olarak görüyordu. O Amerika ki siyonistlerin aklıyla kalkıp oturuyor, dünyanın huzurunu kaçırıyor.
Siyonistlerin 7 oyunu varsa 6 tanesi ülkemiz üzerinde olduğu bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla devlet eliyle bu millete yapılmadığı kötülük kalmadı, baksanıza son 20 yılda, bir az nefes aldık diye içerideki piyonları aracılığıyla tekrar ülkemize ayar vermeye çalışıyorlar.
Onların imdadına yetişecek yollardan biri de parlamenter sistemdir. Cumhurbaşkanı meclisi fesheder, işlerine gelmeyen hükumeti gen soruyla düşürür, birkaç vekil ayarlayarak meclisi aritmetiğiyle oynarlardı… vs
*Başkanlık sistemiyle bu risk kısmen kalktı, ama unutmayın bu sistem eksik kaldı, Darbölge seçim uslu ile vekiller seçilmedikçe sistemden ciddi bir verim elde edilemez. Eyalet sistemi ise memlekete nefes aldırır.
İşte 28 Şubat zulmünü de bu şekilde yaptılar.
*Bir şeytani güç Refah-Yol hükumetini yıkmak için harekete geçti. Çünkü o hükumetin başında memleketin has evladı rahmetli Erbakan vardı.
*İmam-Hatip okullarının orta kısmını kapatmak için 8 yıl kesintisiz eğitimi getirdiler, ayrıca 12 yaşına kadar Müslüman çocuklarının Kuran dersini almaları yasaklandı.
*İmam-Hatiplerin önünü kapatmak için meslek liselerine kat sayı engeli getirerek insanımızı meslek liselerinden soğuttular.
*Milyonlarca gencimiz bu gün üniversite mezunu olarak işsiz ise 28 şubat müdahalesinin bunda payı yüksektir.
*28 Şubat İslam dinine ve Müslümanlara karşı savaş açan azgın bir kesim insanın yaptığı zalimce ve hunharca bir darbedir. Öyle ki Başbakanın memuru olan Genelkurmay Başkanı Başbakana parmak sallıyordu.
*28 şubatın failleri, avaneleri ve sempatizanlarının tamamı vatan hainleridir. Batının azı dişleridir.
*Batı Çalışma Grubu(BÇG) diye bir teşkilat kurup mümin, müslüman avına çıktılar,
*Yüksek öğretimde ve kamu görevlileri için baş örtüsünü yasakladılar. Hatta neredeyse örtünmüş bayanların parklara çıkmasını yasaklamaya hazırlanıyorlardı. Oralar da kamu alanına gider mi, girmez mi? tartışması yapılıyordu.
*Ak partiye karşı da homurdamaya çalışan birileri oldu, ama Cumhurbaşkanımızın riyasetinde hükumet dik durup yoluna devam etti. En son 2007 yılında 27 Nisan e-muhtırasını da gördük ve ondan sonra bu tür heveslerin peşinde olan insanların kulağı çekilmeye başlandı.
Ak Partiye dahi irticai faaliyetler gerekçesi ile kapatma davası açıldı. Zamanın Anayasa mahkemesi başkanı Haşim Kılıç’ın “hayır!” oyuyla parti kapanmaktan kurtuldu.
İnsan Hakları Cemiyeti olarak 28 şubat müdahalesini kınıyor, lanetliyoruz!
Ne yazık ki hâla da bazı haksızlıklarını kaldıramadık, sürecin mağdurları aramızda var. Aslında ilk fırsatta bu mağdurların tamamına adalet adına bir huzur kapısını açmamız lazımdı.
Bu süreçte yapılan zulümler basın açıklamalarına da kitaplara da sığmaz, ama eminin bu kadarına dahi vicdanınız tahammül etmiyor.
Kamuoyunu ar ederiz.”
Eyüphan Kaya
İnsan Hakları Cemiyeti adına