![]() |
Tweet |
İmam-i Şafii’nin şöyle bir değerlendirmesi var;
Bir konuda az bir şeyler öğrenen “ben her şeyi biliyor” der,
Az daha okuyunca “galiba bazı şeyleri bilmiyorum” der,
Az daha derin okumalar yapınca “çok şey bilmiyorum” der,
İlmi düzeyi bir iyice yükselince “maalesef hiçbir şey bilmiyorum” der.
Her nedense toplum olarak “ben her şeyi biliyorum” sınıfındayız galiba. Tıpkı bazı ilahiyat mezunlarının düştüğü durum gibi. Bir şeyler öğrenme derdi olmayan birine de bu sınıf yakıştırılabilir.
Bundan üç yıl önceydi, Dicle Üniversitesi “Manevi Danışmanlık ve Rehberlik” adı altında bir sertifika kursu açtı. İmamlar ve öğretmenler müracaat edebiliyorlardı, emekli bir öğretmen olarak ben de müracaat ettim, kabul edildi.
Onlayn ortamda ders yapıldı ve 160 saatlik dersin %98’ini devam ettim. Programın sonunda sınav da olduk, geçer not alıp sertifikayı almayı hak ettik.
6 Öğretim üyesi bize ders verdiler, Allah var, birçok konuda bizi bilgilendirdiler, ancak pratikte aklımda kalan şu tavsiye zaman zaman işime yarıyor; “az konuşun, öz konuşun” bunu düstur edindim ve konuşmalarımda lafı uzatmamaya dikkat ediyorum.
Bu gün bir taziyede saatlerce kaldım, hocalar Fatiha istiyorlar ama vazeden yok.
Mikrofonu aldım ve 3-5 dakika belki de daha az Kürtçe konuştum. Türkçe yazıyorum.
Dua temelli sohbetimde şunları dile getirdim.
“Muhterem hazirun, Peygamberimiz Muhammed (sav) başını yastığa koyarken şu duayı edermiş, “ya Rebbi kullarını mahşere gönderdiğin gün beni azabından muhafaza et”
Hatemül enbiya olan Muhammed(sav) dahi bu denli kıyamet kaygısını yaşarken bize ne oluyor ki endişesizce yer yüzünde aval aval dolaşıyoruz.
Allah’ın peygamberi olan Hz.Yusuf şöyle dua edermiş; “ya Rebbi Müslüman olarak canımı al ve beni salihlerle haşır neşir eyle”
Peygamberin şu güzel duasına bak aman Allah’ım, ne kadar mütevazi bir dua.
Biliyorsunuz kişi vefat edince amel defteri kapanır, ancak üç yoldan defterine sevap yazılmaya devam edilir.
1-Arkasında bıraktığı yararlı bir ilim,
2-Sadaka-ı cariye; yol, çeşme, köprü… vb.
3-Merhuma dua eden salih bir evlat.
Bakın burada yine duanın ehemmiyeti ortaya çıktı.
Ehli hikmet diyor ki, “bir adam cehenneme dahil olacak kadar günahkar olarak ölür, cennete aday olacak kadar da mahşere gidebilir” peki nasıl oluyor? Çünkü arkasında salih evlat duası var.
Duanın önemini gördünüz mü?
Ne diyor yüce Allah(cc); “Dualarınızdan olmasa ne ehemmiyetiniz var” yani dua ettiğimiz zaman Allah katında değerimiz oluşuyor.
Bir defa dua eden;
1-Allah’ın varlığına ve birliğine inanır,
2-Duasını duyan biri olduğuna inanır,
3-İsterse yapılan duanın karşılığını verecek kudrettedir.
Zaten icmali imanın özü de budur.
O zaman dua edelim;
Anne babamıza dua edelim,
Çocuklarımıza dua edelim,
Akrabalarımıza dua edelim,
Komşularımıza dua edelim,
İslam dünyasına ve tüm dünyanın ıslahı için dua edelim.
Dünya Allah’a meydan okuyor, aklına güvene güvene her geçen gün battıkça batıyor. İnsanlığın huzuru kaçtı, fazla zaman kaybetmeye gerek yok diye düşünüyorum.
İşte görüyorsunuz 40 gün kurs gördük, 4 dakika konuşmak için. İşi yok birileri “herkes her şey biliyor” desin, oyalama ve aldatmadan ibaret bir ifade, pembe bir yalandır.
Allah bizi O’nu hakkıyla anan ve dua edenlerden eylesin, amin demeniz dileğiyle.
Selam ve selametle kalın.